top of page

ZÜĞÜRT AĞA-3 (KEKEÇ SALMAN)

Züğürt Ağa filmi iş hayatına örnek olabilecek çok fazla konu ve karakter içermektedir. Bunlardan bir diğerini sunmaya devam ediyorum. Önceki yazımızda köy halkına verilen cennet tapusunu ve buna bağlı olarak çalışanlara vaat edilen cennetlerden bahsetmiştim. Bu yazımda filmin ağadan sonra en önemli karakteri olan Kekeç Salman’ı ele almak istiyorum. Erdal Özyağcılar tarafından başarıyla canlandırılan bu karakter, hayatımızın birçok noktasında karşımıza çıkması muhtemel tiplerden birisidir.


Kekeç Salman’ın hikayesi köyünden kovulup; karısı, kız kardeşi ve çocuğu ile ağanın köyüne sığınmasıyla başlar. Önceki köyden de zaten kötü işler yaptığı için kovulmuştur. Elinden hiçbir iş gelmemektedir. Ancak kendisini ağaya acındırarak sığınır. Ağa çocuğuna ve ailesine acımıştır. Basit işler yapması için yanında kalmasına izin vermiştir.


“Merhametten maraz doğar!”


Kekeç Salman, ağanın yanına yerleştikten sonra köylüleri (marabaları) ağaya karşı kışkırtmaya başlar. Kuraklık nedeniyle hasat az olmuştu ve ağa tarafından köylülere verilen pay da azalmıştır. Kekeç Salman marabaların haklarını almaları gerektiğine inandırır ve bir gece vakti tahıl ambarını soyarlar. Ağa tüm varını, yoğunu yitirmiştir. Marabalar da köyden şehre gitmişlerdir. Sonunda ağa da her şeyini satıp, İstanbul’a taşınır. Hikaye bu şekilde devam eder.


Ağanın acıyıp yanına aldığı kişi, ağanın ocağına incir ağacını dikmiştir. Yine önceki köyde yaptığı kötülüğü yapmıştır. Ağa, Kekeç Salman’ın geçmişini iyi araştırmadan, sorgulamadan evinin içine kadar sokmuştur. Bu durum kendi sonunu hazırlamıştır.


“Huylu huyundan vazgeçmez..”


İnsanların karakterleri belli bir yaşa kadar olgunlaştıktan sonra pek fazla değişmez. Bu nedenle iş hayatında teknik yetkinlikler dışında çalışanların karakterleri de oldukça önemlidir. Üstün becerilere sahip olsa da kötü bir karaktere sahip kişiler her zaman işine ve çevresine zarar verirler. Çünkü ne kadar çok iyi eğitim alsa da, ne kadar çok tecrübeli olsa da kişinin karakteri bir süre sonra gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktır.


Peter Schutz, Porsche CEO (1981-1986) tarafından söylenen şu söz çok doğrudur: “Karakteri işe alın, yeteneği eğitin.” İşe alım süreçleri bu sebeplerden dolayı çok önemlidir. Karakter sahibi olmayan birisini ne kadar eğitseniz de karakterini değiştiremezsiniz. Günümüzde artık işe alım sırasında birçok firmada kişilik testleri yapılmaktadır. Bunlar belli bir ölçüde kişinin karakteri, huyu ve davranışları hakkında bilgi verebilmektedir. Ancak yine de insanlar bazı kötü huylarını, kötü düşüncelerini ve sinsi hesaplarını gizleyebilmektedir. Bazı deneyimli işe alım uzmanları bu kişilerin yalan söylediklerini ve gerçek kimliklerini gözlemleyebiliyorlar. Elbette bu zaman içinde kazanılan bir yetkinlik.


İşe alım sırasında yapılan teknik mülakatlar kişinin yetkinliğini yani işi yapmak konusunda ehliyetinin olup olmadığını ortaya koyar. Kişinin o işe ve firmaya layık olup olmadığını yani kişinin liyakatının olup olmadığını ise diğer görüşmeler ve testler ortaya koyacaktır.


“Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır”


Karakteri kötü kişiyi işe almanın zararı sadece o kişi ile sınırlı olmayacaktır. Zaman içinde ekibin içindeki diğer kişileri de ayartacak, kandıracak ve kendi kişisel amaçları doğrultusunda kışkırtacaktır. Bir kişi nedeniyle tüm ekibi hatta tüm şirketi kaybetmek durumuyla karşılaşılabilir. Dolayısıyla işe alım sırasında “kötü birisi çıkarsa, işten atarım, gönderirim” gibi bir yaklaşım doğru olmayacaktır. O kişi ile birlikte birçok iyi çalışanı da kaybedebilirsiniz.


Aynı zamanda karakteri güçlü, şirketine bağlı ve iç motivasyonu yüksek çalışanları da kaybetmemek, onları sonradan alınan kötü karakterli kişilere tercih etmemek de gerekir. Ne kadar tecrübeli ve yetkin olsalar da elinizdeki iyileri onlara kurban etmemelisiniz.


Sonuç olarak atalarımızın bu sözü çok gerçekçidir:


“Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir”


Konu ile ilgili fikirlerinizi, yorum ve geri bildirimlerinizi bekliyoruz….





Yorumlar


bottom of page